11 Kasım 2013 Pazartesi

kara keşişin donları

Yaralarının kabuklarına bakarak okuyordu geleceği keşiş,
Sırtının vadilerindeki irinleri kokluyordu keşiş,
Aşarken taş kemeri itina ile
Bir yıldızları bir de ağaçların gölgelerini izledi
Zirvesinde fark etti doğudan gelenleri
Dua etti pınarların yönü değişsin diye

Bir kuzgun oldu süzüldü kayalardan
Bıçak gibi keskin sivri dişli yarlardan
Kartalların ve baykuşların yavrularını korkutmamak için
Süzüldü tan yeri ağarmadan
Kondu bir yamacın ucuna
Gördü gelen kervanın sancaklarını
Duydu ağıtların sancılarını

Bir tilki oldu kıvrıldı çalılardan
Itır gibi keskin ve dikenli çalılardan
Yer kuşlarını ve kemirgenleri ürkütmemek için
Saklandı tüylerini parlatacak ışıktan
Geldi bir ormanın kıyısına
Bildi kimin soyu bu kervan
Okudu rüyaların şeritlerini
Okudu kabusların ifritlerini

Yaralarının kabuklarını saklıyordu kara keşiş
Bir de balıkların pullarını
Uzak iç denizin defne yapraklarını
Ve satirlerin dışkılarını
Sağaltmak ve süzmek için kederini kervanın
Saklıyordu sırtında kerpiç izleri

Dikenli kırbaçlarla beraber saklı gizleri

Hiç yorum yok: