11 Ekim 2010 Pazartesi

Başka bir mektubun cevabı

yola çıktığımızdan bu yana, yaklaşık on ve yarım saat,
sayabildiğim rüyalarının sayısı, anlattıklarının büyüsü
ve dudaklarından kelimeleri dökerken,
gözbebeklerinin siyahının ardından geçen
ve özellikle benim kulaklarımdan kaçsın diye parıldattıkların,
onlar daha çok sanki.
bana bütün düşlerini ve düşüncelerini ver diyemem zaten
ki ben de zaten benimkileri veremem.

mola verdiğimizden bu yana, yaklaşık dokuz ve yarım saat,
sayabildiğim zirvelerin sayısı, bulutların büyüsü
ve içinden geçerken bulutların,
o nemli çamların arasından koşan
ve özellikle durup bana bakan boz ve benekli hayvanların
da gözlerinin ardında bir pırıltı
ve telaş hissediliyor.

kıyı kaybolduğundan bu yana, yaklaşık sekiz ve yarım saat,
sayabildiğim yıldızların sayısı, ufka batan dolunayın büyüsü
ve kırmızısında dans ederken yakamozun,
yelkeni ıslıklattıkça rüzgar
ve yanaklarını ıslattıkça dalgalar,
arkamızda akan kanların ruhları ağlıyorlar.

güneyin fiyordlarında doğarken güneş,
kainatın boşluğuna verdiğimiz sözlerle mühürlü bir ateş,
yandıkça kalbimizin en derininde,
sonsuzluktan akacaktır aşkın tohumuna bir nefeş.