bozkır sisi buzdan olur, geceden gelir, düşlerin arasına girer.
eğer sönmüş ise yurdunun ocağı, yeraltının ruhlarıyla görünür.
soğuk ve soluk ışıklarıyla bakar o ruhlar.
oysa sen gibi ben gibi ettendir özleri.
ama güneş yok onların diyarında, ondandır kulak tırmalayan sözleri.
ey bunu bilen yaşayan er kişi!
unutma ki bir gürgen bir meşe, yanacaktır sabahı selamlayana dek pür neşe.
kokacaktır saçların amber ve saklanacaktır düşlerin.
sonsuzdur yaşadığım diyar.
bu yüzden bir yere bir göğe bakar gözlerim.
ufkun yutan sonsuzluğundan kaçırırım her zaman.
dayanamam renk değiştiren ovalara, dayanamam destan yazan bulutlara,
destanın satırlarını süsleyen kuş sürülerine...
ben acizim ey güneyin şahı.
kaldıramam bu kadar ihtişamı.
aklım almaz, kalbim kurur ufalanır.
sorma bana sarayında büyüttüğün soruları, sorma aşkı, hayatı ve rüzgarı.
bak yurdumun üstündeki çaputlara, onlar anlatsın sana dünü bugünü yarını...
09 Şubat 2010 11:51
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder