14 Ağustos 2015 Cuma

veletler

günde en az bir kere, hatta bazen iki
hüzün gibi düşüncelerin yoğun olduğu
umutsuzluk gibi adlandırılabilecek bazı hislerin
ağlamaya ramak kalan bazı bedensel titremelerin
bir iki saniye sürdüğü anlar yaşıyorum
pi sayısını üç aldığım için günah işlediğimi düşünüyorum
içimde ve dışımda bir olan
beş ve daha fazlası duyularımla bildiğim ve gözlerinden öptüğüm
tabiat ananın sözünden çıkmaya çok korkuyorum

medeniyet küçükken oynadığım oyuncaklar gibi artık
bir anda kurduğum hayali biçimlendirirken
ardı sıra geliveren başka fikirler ve peşlerindeki hayaller
gün içinde değişen borsa gibi kararsız
aktörleri, rolleri ve kabak tadı vermiş senaryoları
hepsi elimdeki iplere bağlı bir kukla sahnesi
medeniyet dediğimiz dişçi koltuğundaki huysuz bir köpek sahibesi
şehirleri insanlardan arınmış hayal edin lütfen
gözlerindeki feri düşük içi boş fikir hüzmeleri
canımı sıkıyorsunuz insan sürüleri

kendi rızasıyla girdiği mağaradan kurtulmak için
kendi rızasıyla düştü bir yola sebepli
baktı ölçtü izledi tarttı
tutunacaklarını ve bırakacaklarını yazdı bir kenara
not aldı olası fırtınaları
denizin dibindeki kayaları
truvayı fethe giden bir filo kumandanı gibi şanlı
hesaplı kitaplı ve kumkumasıyla şatafatlı
meğersem bu kadarı gereksizmiş diyecekken homer
herkes hektorun giden canına üzüldü

zor değilmiş bir truva fethetmek
bayram edip tütsüler yakmak apolloya
asıl bundan sonra başlıyormuş tantana
doğudan gelen ticaret ve savaşı batıdaki denize sormadan
kuzeyin semasındaki direğe danışmadan
kiralamadan uzun saçlı savaşçılar
ne zor imiş bir koloni daha doğurmak
ne zor imiş truvanın kapısından giren çıkanı doyurmak

sabır ile dövmek gerekiyor kızıl demiri
suyunu kömürünü ince ince vermek
vazgeçmek de erdemdir diyor bilgemsi terli kokuşuk demirci
söylüyor türküler ağıtlar ninniler
fakat dinlemiyor ki yurdun tepesinden geçen hayallerin
rüyasını gören veletler


Hiç yorum yok: