15 Nisan 2011 Cuma

Ok

oku, yaradanın adıyla, tadıyla ve miâdıyla,
bildin kimleri hakan? kimleri kendine halk?
kıbleyi uzam ve yıldızları nizam,
giydin hırka-i muazzamı rûyan.

doku, yaradanın sözüyle, gözüyle ve közüyle,
yanar alaz kırk bin yıldır özüyle,
döner turnalar ve ak başlı kartallar dölüyle,
döner kurnalarda kumrular bendirin nefesiyle...

koku, yaradanın bokuyla, çişiyle ve helvasıyla,
koku sarar savaş meydanlarını son kılıç da düşünce yere,
sanma ki çeliğin ve kanın kokusudur destanları süsleyen,
hepsi de bok kokusudur, çıkan cana eyvah eden, ağlayan...

oku, yaradanın adıyla atar arjun, kurukşetra sallanır,
kırk bin yıldır savrulur, kanla doyar ballanır,
kılıç kında ise oğullar, gömer babalarını,
kanda ise babalar gömer oğullarını...

oku, yaradanın adıyla, sanatıyla ve sazıyla,
tıngırdıyor aşkın teli bozkırın ayazına,
kırk bin çadır kuruluyor yol var tanrı dağına,
güneş tezden ısırıyor, döl var tanrı soyuna...

Hiç yorum yok: