1 Mart 2010 Pazartesi

Hoşgeldin

nefesimin sesini evinden esirgemek, yatağının sıcağına artık ortak olmamak
ve seni bekleyen olmamak adına, bu yazdıklarımla mutfaktaki çilek reçelini,
banyodaki havlumu sana bırakıyorum.
sabaha karşı ineceksin uçaktan biliyorum.
senin için merdivenlerdeki karları küreyip gidiyorum, düşmemen için
ve ayakların ıslanmasın diye endişeleniyorum ama gidiyorum.
dağları, ormanları ve kumsalları gezdin, eskittin.
evin sessizliğini dinlerken bıraktın usulca eşiğin yanına pabuçlarını.
önce mutfağa sonra banyoya baktın,
gözlerindeki ıslaklığın sebebi evin sıcaklığı olmamaya başladığı sırada ulaşacaksın odamıza...
neden diye sormak isteyecek zihin ve ıslatacaksın ter kokan yastığımı.
ruhun "ben demiştim" dercesine suskun ve mağrur üzerinde hafif serinlikli bir hüzün sisi hakim.
omuriliğimdeki yılan ile toprak soğuk kalbimde bir serinlik ile kristalleşiyor
güneşin gönderdiği kılıçlar bileniyor, dinleniyorum.

01 Eylül 2009 12:07

1 yorum:

Adsız dedi ki...

ayaklarını sürüyerek geleceksin yine kapımıza. anahtarın yine bulunamayacak çantanın içinde. bir of çekerek ve biraz utangaç çalacaksın zili. içerden tanıdık ayak sesleri duymanın huzurunu hissedeceğini sanacaksın. boşluğun ayak sevgilisi olmaz sevgili. anlayacak öğrenecek ve özleyeceksin.