11 Ağustos 2011 Perşembe

Levha

oturmuş koltuğuna, bakarken gökyüzüne,
türlü türlü noktalar, çok acaip sarmallar,
hop dedi biri kaydı,
yıldızlar ve gezegenler,
tamam bakıyorsun bunlara ama
ne haddine isim vermek?
sen kimsin lan düdük?
oturduğun koltuktan,
ne haddine hüküm vermek?

koskoca bir kainat, her an devinip durmakta,
içinde bir kum tanesi, masmavi pırıldamakta,
üzerinde virüsler, yalanlarla boğuşmakta,
tipin biri de oturmuş, deriden koltuğuna.
bir elinde sek viski, öteki eli sikinde.
karşısında kadınlar, raks edip inlemekte.
senin ne haddine ulan, hüküm vermek sağa sola,
emretmek insanlara, küfretmek olanlara.
ne haddine diyorum piç?

aman bunlardan bana ne?
zaten canım da sıkkın.
hergün alkol almak, neye yarar bre bıçkın?

neyse hacılar ve hocalar,
bunlar yitik zamanlar.
yarın kim kalır dünyada, bugün kimler doğacak?
birazdan atacağım adımları,
yarın kimler hatırlayacak?
ışkın huzurunda attım imzamı,
alacağım ve vereceğim nefeslere dair,
ve aşık olacağım insanlara dair,
rakamların yazılı olduğu,
o acaip akde
attım imzamı...

Hiç yorum yok: